top of page

 

Hac nedir?

 

      Hac kelimesi dilimize Arapçadan geçmiştir. Hac, bir şeye yönelmek, bir yeri ziyaret etmek, bir şeyi amaçlamak anlamına gelmektedir. İslâm’ın beş esasından biri de hacca gitmektir. Hac, Kâbe’yi ve etrafındaki kutsal mekânları, hac mevsiminde, usulüne uygun olarak ziyaret etmektir. Bu ibadeti yerine getirene hacı denir. Hac hem bedenle hem de malla yapılan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de “Gitmeye gücü yetenlerin Kâbe’yi haccetmeleri insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır” buyrulmuştur.

 

Hac niçin yapılır?

      Her Müslüman’ın amacı Allah’ın rızasını kazanmaktır. Allah’ın rızasını kazanmanın yolu, peygamberleri aracılığıyla bildirdiği emirleri yerine getirmek, yasaklardan kaçınmaktır. Allah’ın emirleri, insanları iyiliğe, güzelliğe, doğru olmaya yöneltmek, yasakları ise kötülüklerden uzaklaştırmaktır. Bu şekilde insanların güzel ahlak sahibi olarak mutlu bir şekilde yaşamalarını sağlamaktır.

Allahın emirlerini yerine getirmekle onun sevgisini kazandığımız gibi, verdiği nimetlere de şükretmiş oluruz. Çünkü Allah sevgi, saygı ve ibadet etmeye layık tek varlıktır. İslam’ın beş şartından biri olan hac ibadeti, hem beden, hem de mal ile yapılan bir ibadettir. Maddi durumu uygun olan Müslümanların ömürlerinde bir defa hac ibadetlerini yapmaları farzdır.

Hac kimlere farzdır?

       Gücü yeten yani zengin ve sağlıklı olan Müslüman’ın hayatında bir kez haccetmesi farzdır.
Bir kimseye haccın farz olabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

  • Hür, ergin ve akıllı olmak,

  • Hacca gidip gelmeye yeterli vakti bulunmak,

  • Hacca gidip gelinceye kadar ailesinin geçimini sağlamış olmak,

  • Gerekli masrafları karşılayacak kadar zengin olmak,

  • Sağlıklı olmak,

  • Yol güvenliği bulunmak

Hac nasıl yapılır?


       Mikat denilen yerde ihrama niyet ederek ihramlarımızı giyeriz. Mekkeye varınca Kâbe’yi tavaf ederiz. Safa ile Merve arasında sa’y yaparız. Arefe günü Arafat’a giderek vakfe yaparız. Akşam Müzdelife’de kalarak Müzdelife vakfesini yaparız. Burada şeytan taşlamada kullanmak üzere taş toplarız. Kurban Bayramı sabahı (Zilhicce’nin 10. günü) Mina’ya geçerek şeytan taşlarız. Ardından kurban keserek traş olur ve ihramdan çıkarız. Kâbe’ye giderek farz olan ziyafet tavafını yaparız.

Haccın dinimizdeki önemi nedir?

       İslâm şartlarının besincisi hacdır. Hac ibadeti hicretin dokuzuncu yılında farz olmuştur. Hac hem mal, hem de bedenen yapılan bir ibadettir. Belirli şartları taşıyan müslümanların ömründe bir defa hacca gitmesi farzdır. Allah’ın her emrinde olduğu gibi haccın farz kılınmasında da bir çok hikmetler ve faydalar vardır. Çeşitli ülkelerden mukaddes topraklara gelen, dilleri ve renkleri ayrı olan müslümanların tek gaye etrafında bir araya gelmesi ve hep birlikte Allah’a yönelmesi İslâm kardeşliğini güçlendirir. Müslümanların birbiri ile tanışmalarını, birbirlerinin dert ve sıkıntılarına çare bulmalarını sağlar. Zengin-fakir her seviyede müslümanın ihrama girerek aynı kıyafet içinde bulunması insanlara eşitlik fikrini aşılar, mahşer gününü hatırlatır. Sevgili peygamberimizin doğup büyüdüğü, İslâm dininin cihana yayılmaya başladığı kutsal yerleri görmek ruhlara manevi bir heyecan verir, dini duyguları kuvvetlendirir. Kutsal yerlerde insan kendisini Allah’a daha yakın hisseder, yaptığı ibadetlere kat kat fazla sevab verilir. Allah rızası için hac vazifesini yapan ve insanlara kötülük etmekten sakınanların (kul hakları hariç) birçok günahı bağışlanır. Bu konuda peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınırsa, annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlarından arınmış olarak döner. (Riyazü’s-Salihin, c.2, s. 521)

Hac ibadetinin sünnetleri nelerdir?


       Kudûm tavafı yapmak, erkeklerin kudûm ve ziyâret tavafında remel yapmaları (Reml: Adımları kısaltıp, omuzları silkerek çalımlı bir sekilde yürümektir. Tavafın ilk üç savtında yapılır), Safa ile Merve arasında sa’y ederken, orada bulunan iki direk arasında erkeklerin süratlice geçmeleri, Bayram gecelerinde Mina’da yatmak, arefe günü, güneş doğduktan sonra Mina’dan Arafat’a gitmek, Müzdelife’den Mina’ya bayram günü sabahı, henüz güneş dogmadan hareket etmek, Müzdelife’de gecelemek ve cemreler arasında (Şeytan taşlama esnasında) tertibe riayet etmek haccın sünnetleridir.

Hac ibadetinin farzları nelerdir?


      Hac ibadetinin farzları üçtür. Biri yapılmazsa hac sahih olmaz.

  1. Haccı ihramlı yapmaktır.

  2. Vakfeye durmak. (Arefe günü, Arafat’ın, Vadi-yi Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde, öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfeye durulur.)

  3. Kâbe-i Muazzamayı Tavaf-ı Ziyaret etmektir

Hac Neden Farz Oldu?

       Hac, Mekke’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesinin hemen ardından Hicret’in 9. yılında farz kılınmıştır. Bu süre; Hz. Muhammed (SAV)’in Mekke’den Medine’ye göç etmesinden sonraki 9. yıla denk gelir.

Bu zaman diliminden önceki süreçte Kabe putperestlerin işgali altında olduğu için hac ve umre Müslümanlar tarafından yapılamıyordu.

Hac, Müslümanları diğer dinlere mensup olan kişilerden ayırdığı için farz kılınmıştır.

Kadınlara ‘cihat’ sevabı kazandıran, cennet ile mükafatlandırılan hac, tüm günahların da kefareti olarak belirtilir.

Allah tarafından haccın farz kılınmasının nedenleri şöyle sıralanabilir,

  • Hacda kişi ruhunda bulunan tüm kötülüklerden ve günahlardan arınır.

  • Zemzem suyu; kişiyi tüm sıkıntılarından uzaklaştırır.

  • Allah ile yakınlaşmanın ve onun kulu olduğunu hatırlamanın en etkili yollarından biridir.

  • Diğer Müslümanlar ile karşılaşan hacı adayının kalbinde kardeşlik, barış, sevgi vb. yoğun duygular filizlenir.

Hangi Aylarda Hac Yapılır?

      Kuran-ı Kerim’de ‘Hac, bilinen aylardadır’ şeklinde ifade edilir. Günümüzde Arefe ve Kurban Bayramı günleri olarak karşılık bulur.

Yani hac, Arefe ve Kurban Bayramı günlerinde gerçekleştirilir. Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce’nin ilk on günü olarak bilinen bu günlerde Hacla ilgili diğer ibadetlerin tamamlanması gereken süreci kapsar.

Hac Çeşitleri Nelerdir?

Hac kendi içinde üçe bölünür.

  • İfrad Haccı

Umre olmadan yapılan hac olarak tabir edilen ifrad hacı esnasında hacı adayı ihrama girerken sadece hac yapmaya niyet eder. Sadece ifrad haccına niyet edenler; kurban kesmek ile yükümlü değildir.

  • Temettü Haccı

Kurban kesmenin vacip olduğu bu hac çeşidinde hacı adayı; hem umre hem de hac için ayrı ayrı ihrama girer. Hacı adayı ilk olarak umre amacıyla ihrama girer, ibadetlerini tamamlar ve ihramdan çıkar. Ardından da tekrar ihrama girerek hac ibadetini yerine getirir.

  • Kıran Haccı

Hem haccın hem de umrenin tek bir ihramda yapılmasına Kıran haccı ismi verilir. Hacı adayının kurban kesmekle mükellef olduğu bu hac çeşidi esnasında kişi, öncelikle ihrama girer ve ihramdan çıkmadan umre ibadetini gerçekleştirir. Sonra da hac vazifelerini yerine getirerek, ihramdan çıkar.

Haccın şartları nelerdir?

      İslam’ın beş şartından biri olan Haccın kendi içinde de beş şartı bulunur.

1- Vücudca sağlıklı olmak; kör, kötürüm, hac yolculuğuna dayanamayacak derecede hasta ve yaşlı olmamak.

2- Hacca gitmesine engel bulunmamak (hapiste olmak gibi).

3- Yol güvenliğinin bulunması.

4- Kadının yanında kocası veya evlenmesi câiz olmayan bir mahreminin bulunması,

5- Kocası ölmüş veya boşanmış bir kadının iddet süresinin bitmiş olması (mahremiyle gidebilir).

HACCIN RÜKÜNLERİ

       Rükün, ibâdetlerin ve akitlerin aslî unsurları demektir. Hanefîler’e göre haccın ihram, Arafat vakfesi ve ziyaret tavafı olmak üzere üç farzı vardır. Hac bu farzların sıraya uyularak yerine getirilmesiyle eda edilmiş olur. Bu farzlardan ihram şart, diğer ikisi ise rükündür. Buna göre Arafat vakfesinin vaktini geçiren kimse o yıl hac yapma imkânını kaybeder, daha sonra yarım bıraktığı haccını kazâ eder.

       Mâlikîler’e göre bu üç farz yanında sa‘y de farzdır ve dördü birden haccın rükünlerini oluşturur. Şâfiîler ise, bunlara saçları kısaltmayı veya tıraş etmeyi (halk veya taksîr) ilâve ederek rükün sayısını beşe çıkarmışlar ve bu rükünler yerine getirilirken bir kısmında (ilk üçünde) sıraya riayet etmenin de farz (rükün veya şart) olduğunu söylemişlerdir. Rükünlerin tamamı, usulüne göre yapılmadıkça, ceza ve kefâret ödemekle hac sahih olmaz. Eksik kalan rüknün tamamlanması veya haccın kazâsı gerekir.

       Haccın geçerlilik şartlarından birisi ve başta geleni olan ihram konusu yukarıda anlatıldı. Buradan itibaren Hanefî mezhebinde haccın iki rüknü olan Arafat vakfesi ve ziyaret tavafı anlatılacaktır. Bu iki rükün, özel olarak kendilerinin, genel olarak diğer törenlerin ifa zamanına ve mekânına ilişkin olan ve haccın ihram dışındaki diğer iki sıhhat şartı olan “özel vakit” ve “özel mekân” şartlarıyla birlikte izah edilecektir. Sa‘y ve saçların kısaltılması veya tıraş edilmesi, Hanefîler’e göre farz değil vâcip olduğu için burada değil, ileride “Haccın Vâcipleri” bahsinde incelenecektir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ HAC GÖREVİNİ NASIL ÎFA EDERDİ?

Hac, Mekke’deki Kâ’be, Safa-Merve, Mina, Müzdelife ve Arafat olmak üzere kutsal mekanlarda Peygamberimizin öğrettiği şekilde îfa edilen bir ibadettir.

Peygamberimiz (s.a.s.), hicretin onuncu yılının Zilkade ayında Hac için hazırlanmaya başladı. Bunu Müslümanlara duyurarak onların da hazırlanmalarını istedi. Onunla birlikte haccetmek isteyenler Medine’de toplandılar. Peygamberimiz (s.a.s.), hicrî 26 Zilkade 10, milâdî, 22 Şubat 632 Cumartesi günü, kızı Fâtıma, hanımları ve Müslümanlarla birlikte Medine’den hareket etti. Yanına kurbanlık yüz deve aldı. Zülhuleyfe denilen yere vardığında öğle namazını seferî olarak iki rekat kıldı ve ihrama girdi.

4 Zilhicce Pazar günü kuşluk vakti Mekke’ye ulaştı. Kâ’be’yi tavaf edip iki rekat namaz kıldı ve Safâ ile Merve arasında sa’y etti. Hac süresince Mekke’nin Ebtah mevkiinde kendisi için kurulan çadırda konakladı, perşembe gününe kadar burada kaldı. Aynı gün (8 Zilhicce Terviye günü) Mina’ya hareket etti. Öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını Mina’da kıldı. Geceyi de burada geçirdi. Ertesi sabah, namazı kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar burada kaldı. Arafat ’taki Nemîre mevkiinde kendisi için çadır kurulmasını emretti. Sonra Mina’dan hareket edip Müzdelife ’den geçerek Cuma günü, Arafat’ta hazırlanan çadırda konakladı. Zeval vaktinden sonra çadırından çıkıp Kasvâ adlı devesine binerek Arafat vadisinin ortasına geldi. Urene vadisinde meşhur Veda Hutbe’sini okudu. Bir ezan okutarak ayrı ayrı kametlerle öğle ile ikindi namazlarını birlikte kıldırdıktan sonra devesinin üzerinde Arafat’a çıktı. Kıbleye dönüp akşama kadar dua ile meşgul oldu. Arafat’ta iken, kendisine, ilâhî tebliğ görevinin tamamlandığını bildiren Mâide suresinin 3. ayeti nazil oldu. Güneş battıktan sonra Arafat’tan ayrıldı ve Müzdelifeye geldi. Yatsı vaktinde, akşam namazıyla yatsı namazını birleştirerek akşamı üç, yatsıyı da iki rekat olarak kıldırdı. Geceyi Müzdelife’de geçirdi. Ertesi sabah, yani Cumartesi (bayramın birinci) günü sabah namazını Müzdelife’de kıldıktan sonra Meş’ar-i Haram’a geldi. Cemre- i Aka’be ’ye (büyük şeytana) yedi adet küçük taş attıktan sonra Mina’ya gitti. Burada yine deve üstünde bir konuşma yaptı. Kurbanlık olarak hazırladığı yüz deveden altmış üçünü, ömrünün her yılı için bir deve hesabıyla bizzat kendisi kurban olarak kesti. Diğer develeri de damadı Hz.Ali kesti.

Kurban etinden bir parça yiyen Peygamberimiz, geri kalanını Müslümanlara dağıttı. Daha sonra tıraş olup ihramdan çıktı. Sonra Kâ’be’ye gidip tavaf yaptı ve öğle namazını kıldı. Tekrar Mina’ya dönerek bayram günlerini burada geçirdi. Bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri taşlamalarını tamamladı. Bayram’ın ikinci günü Mina’da Müslümanlara üçüncü konuşmasını yaptı. Bayramın dördüncü günü Mina’dan tekrar Mekke’ye gelip vedâ tavafını yaptıktan sonra 29 Zilhicce 10 (26 Mart 632) tarihinde Medine’ye döndü.(Ebû Dâvûd, Menâsik, 57-67. II, 455-482. İbn Mâce, Menâsik, 84. II, 1022. Kâsânî, II, 143-149.)

Peygamberimiz (s.a.s.) hac ibadeti ile ilgili ayet nazil olduktan sonra yaptığı bu son haccında Müslümanlara hac menâsikinin nasıl yapılacağını sözlü ve uygulamalı olarak öğretmiştir. Hadis ve fıkıh kitaplarımızda haccın yapılışı ile ilgili bilgiler, Peygamber efendimizin hac konusundaki sözlerine ve uygulamasına dayanmaktadır. Mezhepler arasındaki farklılıklar, Peygamberimizden aynı konuda aktarılan değişik rivayetlerin bulunmasından kaynaklanmaktadır.

Peygamberimiz ile birlikte hac yapan sahabeden, menâsikin tertibi ve yapılışıyla ilgili farklı uygulamalar olmuş, durum kendisine sorulduğunda “olur, zorluk yok” buyurmuştur.(Buhârî, Hac, 135, II, 187-188; Müslim, Hac, 331-334, I, 949-950. Ebû Dâvûd, Menâsik, 279, II, 501.) Mesela “Şeytan taşlamadan ziyaret tavafını yaptım”, “kurban kesmeden tıraş oldum”, “Şeytan taşlamadan kurban kestim olur mu”? diye soran kimselere “zararı yok, olur” cevabını vermiştir.(Buhârî, Eymân ve’n-Nüzur, 15.VII, 226.)

Umre ne demektir?

       Eğer Kâbe hac mevsimi dışında ihramlı olarak tavaf edilir ve Safa ile Merve arasında say edilirse buna Umre denir.
Umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Arefe ve onu izleyen kurban bayramı günleri olmak üzere yılda beş günün dışında her zaman umre yapılır.

Umrenin Yapılışı

       Umre yapmak isteyen kimse “Mikat” sınırları dışında gerekli temizliği yaptıktan sonra umreye niyet edip, telbiye getirerek İhram’a girer. Mekke’ye varınca usulüne uygun Kâbe’nin etrafında umre tavafını yapar. Tavaf bitince iki rekat “Tavaf namazı” kılar. Daha sonra Safa ile Merve arasında umrenin say’ını yapar. Say’ı bitirince tıraş olur ve ihramdan çıkar. Böylece umre tamamlanmış olur.

bottom of page